BULUĞ -UL MERAM minedilletil ahkam
MÜELLİF –Ebul fadl Ahmed ibn Ali el askani el mısri
Mısırda , saban 10 hicri 773 yılında doğmuştur , annesi küçük bir çocukken vefat etmiştir babası ise daha sonraki yıllarda vefat etmiştir .
Babasının vasiyyetcilerinin birisinin yanında yetişmiştir , önce kuranı öğrenmiş daha sonra bütün ilim dallarında ilim tahsil etmiştir , kendi asrında pek çok ilim ehliyle görüşmüş ve onlardan istifade etmiştir , hicaz , şam ve mısırda bulunan pek çok alime talebelik yapmıştır .
Allah ın tevfikiyle kısa bir sürede bütün ilim dallarında erişilmez ilme ulaşmıştır , ancak dengi olmadığı ilim ise hadis ilmidir .
Meşhur hocaları , hafız el ıraki , ibn mulakkin el bulkini, izzeddin bin cemaafiru zabadi .
Yüz elliden fazla eseri vardır , kısaca , fethul bari , el isabe fi temyizsiz sahabe , tenzih tehzib, et tağrib , metalibul aliye .
Bu buyuk alim, bilinen ismiyle Hafız ibn Hacer , 18 zilhicce miladi 852 vefaat etmiştir .
Kitabın adı; Buluğ, ulaştırmak ,ulaşmak, meram ise arzu, istek anlamındadır , kitabın adının tercümesi ise
(Hükümlere ait delillerde arzu edilene ulaşmak) dır .
Bilki ; kendisiyle Allah a ibadet ettiğimiz hükümlerin aslı kitap ve sünnettir , bütün hükümler ve delilleri bu iki asla dayalıdır , yani racidir.
İcma ve kıyasa gelince , onlar şeriatın müstakil bir kaynağı değil , bilakis bu iki asla yani kitap ve sünnete tabi olan şeylerdir , buna göre şer i delillerin kaynağı esas olarak kitap ve sünnettir .
Kur an delil getirildiğinde bu delilin subutuna bakılmaz , çünkü kur anın tümü mütevatirdir kesin ve kat i olarak sabaattir , kur andan getirilen deli lsadece hükme delaleti yönünden incelenir , sünnetten getirilen delil ise hem subutu hemde delaleti açısından incelenir.
Bilki; insanların hükümler hususunda kendilerine tabi oldukları ve mezhepleri bütün alemde intişar eden dört imam vardır , bunlar sırayla şöyledir .
A, İmam ebu hanife , adı numan bin sabit , hicri 80 yılında küfede doğmuş 150 yılında bağdadda vefat etti , hammad bin ebu Süleyman dan ders almıştır (tabiindendir) , ebu hanife nin mezhebi daha çok kıyas ve reye dayandığı için kendisi ve talebeleri , ehli rey diye meşhur olmuştur , ebu hanife hadis uydurucularının küfede kök salmaları sebebiyle , rivayetlere karşı sıkı bir tutum sergilemiştir , hadis ve rivayeti ilimleriylede uğraşmadığından mezhebinde rey ve kıyas çoğalmıştır .
B, imam malik bin enes ,hicri 93 yılında medinede doğmuş 179 yılında aynı şehirde vefat etmiştir , muvatta isimli hadis derlemesi vardır ,imam Muhammed eş şeybani ve imam Şafii ye hocalık etmiştir , maliki mezhebinin diğer mezheblerden ayrıldığı nokta , Medinelilerin uygulamalarını hadislere taktim etmesidir .
C, imam Muhammed bin idris eş Şafii , 150 yılında gazzede doğmuş 204 yılında mısırda vefat etmiştir , imam malikden ve hanifenin talebesi muhammedden ders almıştır , imam Şafii nasurus sunnedir (sünnetin destekleyicisi) , çok büyük eserler bırakmıştır , fıkıh ve hadis usulünün temelini atmıştır , kıyas ve rey ehliyle mücadele etmiş sünnet ve hadis ehlini desteklemiştir , er risale , cımaul ilm , el um kitablarından bazılarıdır , ahmed bin hanbel ile hocalık talebelik ve arkadaşlık etmiştir .
D, imam ahmed bin hanbel , hicri 164 yılında bağdadda doğmuş 241 yılında bağdadda vefat etmiştir , ahmed bin hanbelin mezhebi rey ve kıyasdan çok ayet hadis ve sahabeden gelen kavillere dayanır , o fıkıhta imam olduğu gibi hadistede imamdır . müsnet isimli bir hadis mecmuası vardır , sahabe ve tabiinin ilmini kendi yanında toplamıştır , ehli sünnet vel cemaat akidesindede sapık fırkalara karşı mücadelesiyle sembol isimdir , ehli sünnetin imamı , lakabını almıştır , bu imamlardan başka mustakil içtihat sahibi pek çok imam vardır , ishak bin rahuye , leys bin saad , Abdullah bin mubarek , evzai , bunlar başlıcalarıdır , ancak bunların fıkhi görüş ve içtihatları kendi adlarıyla yayılmamıştır
Bilki ; hükümler hususunda selefi salihinin yolu güç yetirenlerin kuran ve sünnete müracaat etmesi , güç yetiremeyenlerin ilim ehline uyması şeklindeydi , ( selef , ilk üç nesil, sahabe dahildir ), selef nesilleri dünyadan ayrılınca 4.yüzyılda taklitçiliğin ilk görüntüleri ortaya çıktı , (taklit , ilim ehli arasındadır ), daha sonra kör taklit ve taassub alimleriyle avamıyla ümmet arasında kökleşti , öyle oldu ki ilim talep edenler kur an ve sünneti kavramak ve anlamak çabasını bir kenara bırakıp filan ve fulanın görüşlerini almaya ve kavramaya ömür adadılar , yetişenler bunun içinde yetişti yaşlananlar bunun içinde yaşlandı , (Abdullah bin mesudun sözüdür) .
Buluğ ul meram kitabının özellikleri
A, ibn hacer , hadisleri tahriç etmeye özen göstermiştir .
B, pek çok yerde hadisin sıhatine ve zayıflığına işaret etmiştir .
C, hadislerin farklı lafızları arasında , en sahih ve en kapsamlı olanı zikretmeye özen göstermiştir .
D, gerekli yerlerde hadisin farklı rivayet şekillerine yer vermiştir .
E, bu kitaptaki hadisleri en meşhur ve mutever olan sahih sünen ve müsnet kitaplarından seçmiştir .
F, ibn hacer bu kitapta , bu hadisi yedisi rivayet etmiştir dediğinde müsnetle birlikte altı hadis kitabı zikretmiştir , altısı rivayet etmiş dediğinde meşhur altı hadis kitabını kast etmiştir , beş dediğinde buhari ve Müslim hariç , dört dediğinde dört suneni kasteder , üçü dediğinde ibn mace hariç üç suneni kasteder , muttafekun aleyh dediğinde buhari ve müslimi kasteder .
Buluğ ul meram ın şerhleri
A, el betrut temam , bunun müellifi ibn mağrebi ismiyle meşhur Yemenli bir muhaddistir .
B, subulus selam , muellifi allame sanani .
C, fethul allam , dört , şerhi buluğul meram müellifi sıdık hasan han .
D, tavdihul ahkam , buluğul meram müellifi Abdullah el bessam .
E, etfahul keram şerhi buluğul meram müellifi safiyur rahman el mubarek furi .
F, fethul zil celali vel ikram muellifi Muhammed bin Salih el useymin .
KİTABU TAHARE BABÜL MİYA (sular babı)
An ebu hureyre ra gale resulullah sav ; fil bahri , huve tahuru mauhu el hillu meytetehü , ( deniz suyu temizdir ölüsü helaldir) ahracahu Erbaa ve ibn ebi şeybe , vel lafzu lehuve sahhahhahu ibn hüzeyme ve tirmizi ve ravaahu maliki , Şafii , ahmed .
Muellif kitabına kitabu tahare ile başladı , çünkü iki şehadetten sonra , islamın rukunlerinin en büyüğü olan namaz için taharet şarttır , namazın şartları içinde en tafsilatlı (açıklamalı )olan şartta taharettir .
Kitap kelimesinin kökü sözlükte , bir şeyi cem edip bir araya getirmek, anlamındadır , ıstılahi (terim) anlamı ise , başkalarına ulaştırmak için sayfalar üzerine yazılan şeydir , alimler arasında , bölümlerin ve fasılların bir araya gelmesiyle oluşan yazıya kitap denir.
Bilki ;taharet(temizlik) , hissi (maddi) ve manevi pisliklerden temizlenmek ve arınmakdır ,bu acıdan taharet ikiye ayrılır.
A . manevi taharet ; bu şirkten ve bütün kötü ahlaklardan arınmak demekdir , nitekim yüce Allah şöyle buyurur ;onlar öyle kimselerdir ki Allah onların kalplerini tathir (temizlemek) etmek istemedi .maide 41
Manevi taharetin zıddı manevi necasettir(pislik) buda yüce Allah ın şu buyruguyla sabittir ;müşrikler başka bir şey deyil ancak necistir.(pislik) tevbe 28
B. hissi teharet ;bu hadesden ve necasetten temizlenmekdir bu acıdan hissi teharet ikiye ayrılır.
1. Hadesden taharet ; hades(abdestsizlik) namaz ve kendisi için taharetin şart oldugu diğer ibadetlere engel olan beden ile kaim bir vasıfdır .
iki türlü hades vardır ,büyük hades küçük hades
güsül ile giderilen manevi kirlilik haline büyük hades denir
abdesti gerektiren manevi kirlilik haline küçük hades denir .
2.Necasetten taharet ; bedene elbiseye veya namaz kılınan mekanlara bulaşmış olan necasetlerin temizlenmesidir ,( bunun ayrıntısı necasetin izalesi babında gelecektir)
Hadesten tahare ile necasetten tahare arasında önemli bir farklılık vardır , buda biri için şart olduğu halde diğeri için niyetin şart olmamasıdır , hadesten tahare için niyet şarttır ancak necasetten tahare için şart deildir .
Tahare kendisi ile gerçekleştirilen maddelere göre ikiye ayrılır,
a ; su ile tahare
b; toprak ve onun cinsinden olan tahare
BABUL MİA ( sular babı )
Bilki ; su yaratılışı üzere baki kaldığı ve ona başka bir madde karişmadığı müddetçe icma ile temizdir , yüce Allah şöyle buyurmaktadır ; ve gökten temiz bir su indirdik ( furkan 48)
eğer koku tat ve renk sıfatlarından herhangibirisi necasetin karışması ile değişirse icma ile necistir , kullanılması caiz değildir , eğer bu üç sıfattan biri ağaç yaprağı , sabun , hamur ve bunlar gibi temiz bir maddenin karışması ile değişir ve bunlar suya galip olmaz ise , ilim ehlinden bazısına göre tartışmalı olsa bile , sahih görüşe göre bu su temizdir , kendisiyle necaseti tahare yapılır , buna göre şöle dememiz sahihtir , su iki kısma ayrılır .
a ; temiz ve temizleyici olan su , yaratılışı üzere baki kalan veya kendisine temiz bir maddenin karışmasıyla , üç vasfı değişsede o maddenin galib olmadığı ve kendisinden su ismini gidermediği bütün sular temiz ve temizleyicidir .
b ; necis su ; üç vasfından biri necasetin karışmasıyla değişen sudur , kullanılması caiz değildir , kendisiyle hades kalkmaz ve necaseti gidermez .
SULAR İLE İLGİLİ GENEL KAİDELER
Su temizdir ve temizleyicidir , bir necasetin karışmasıyla kokusu veya rengi veya tadı değişmedikçe bu iki vasfını kaybetmez .
BİRİN ci HADİSİN ŞERHİ
Hadisin derecesi ; Bu hadis sahihtir , tirmizi rh şöyle der ; bu hadis hasen , sahih bir hadistir onun hakkında buhari ye sordum bana sahih olduğunu söyledi , bundan başka pek çok ilim ehli hadisin sahih olduğuna hükmetmiştir .
Hadisin ravisi ; ebu hureyre ra , Abdullah veya Abdurrahman bin sadr , Abdurrahman isminin şeyh bin baaz raci olduğunu söylemiştir , devs kabilesindendir , sav en çok hadis rivayet eden sahabedir .
Ömer ra zamanında fıkıh sahibi olduğu için kadı olarak görevlendirildi , Hicretin 59 senesinde medinede vefat etti , kendisinden yaklaşık 5384 hadis rivayet edilmiştir .
Hadisin vurud sebebi ; bu hadis imam malikin ve başkalarınında rivayet ettiği gibi , bir kişinin şöyle sormasıyla varid olmuştur ;ya rasulululah ; bizler gemi ile yolculuk yapıyoruz yanımızdada az miktarda su taşıyoruz eğer o su ile abdest alacak olursak susuzluktan helak oluruz , şu halde biz denizin suyu ile abdest alabilirmiyiz , bu hadisi soranın Abdullah el mudlici veya Abdullah el erkı ra olduğu söylenmiştir .
Bu hadisten sav güzel öğreticiliği ortaya çıkmıştır , oldukça özlü sözlerle büyük bir esasıda ortaya çıkmıştır .
Bu hadisten anlaşılan diğer bir husus , ihtiyaç anında sorulan soruya fazlasıyla cevap vermenin müstehablığıdır , çünkü o kişi denizin suyu hakkında soru sormuş sav ise cevabında suyun hükmüyle birlikte meytesinin hükmünüde haber vermiştir , çünkü suyun hükmü hakkında bilgisi olmayan meytenin hükmü hakkında bilgisizdir .