|
 |
|
Es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu..Hosgeldiniz. Allah Günahlarımızı Bagıslasın ve Bizleri Cennetine Koysun |
|
|
|
|
|
 |
|
Fasık ve Bidat Ehlinin Arkasında Namaz ? |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kendisi İçin Namazı Sahih Olan Fasığın İmamlığı
Şayet bir kimsenin masiyet veya bidatı islamdan çıkarmıyorsa, kendisi için namazı sahih olan fasığın imam olması caizdir.[1]
حديث أبي ذر – رضي الله عنه – قال: قال لي رسول الله صلّى الله عليه وسلّم: ”كيف أنت إذا كانت عليك أمراء يؤخرون الصلاة عن وقتها أو يميتون الصلاة عن وقتها“؟ قال: قلت فما تأمرني؟ قال: ”صلِّ الصلاة لوقتها، فإذا أدركتها معهم فصلِّ فإنها لك نافلة لأولا تقل إني قد صلّيت فلا أصلي]“
Fasığın imamlığının sahih olduğunu gösteren delillerden birisi de Ebu Zerr radıyallahu anh hadisidir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle buyurdu:
“Namazı vaktinden geciktiren ve vaktini öldüren idareciler geldiği zaman ne yapacaksın?” Ebu Zerr radıyallahu anh dedi ki:
“Bana ne emredersin?” şöyle buyurdu:
“Namazı vaktinde kıl. Onlarla beraber kıldığın senin için nafile olur. Ben bu namazı kıldım tekrar kılmam deme”[2]
ولحديث أبي هريرة – رضي الله عنه – عن النبي صلّى الله عليه وسلّم أنه قال: ”يصلّون لكم فإن أصابوا فلكم ولهم، وإن أخطأوا فلكم وعليهم“،
Ebu Hureyra radıyallahu anh Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder:
“(İmamlar) namazı sizin için kılarlar. İsabet ederlerse hem size hem onlara yazılır. Hata ederlerse sizin lehinize, onların aleyhinedir.”[3]
Allah rasulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Ümmetimden iki taife helak olur: Ehli Kitap ve Ehli liben! Ehli kitap: Allahın kitabını Allahın indirdiğinden başkasıyla tevil ederek müslümanların alimleriyle mücadele edecekler. Ehli liben ise cuma ve cemaatleri terk edecekler, bedevileşeceklerdir."[4]
Sahabeler Cuma ve cemaat namazlarını, bayram namazlarını facir imamların arkasında kılar ve iade etmezlerdi. İbn Ömer radıyallahu anhuma Haccac b. Yusuf’un arkasında namaz kılardı.[5] İbn Ömer radıyallahu anhuma Sünnete tabi olmada insanların en şiddetlisi ve en çok önem vereni idi. Haccac b. Yusuf ise insanların en fasıklarından idi.
Aynı şekilde Enes radıyallahu anh de Haccac’ın arkasında namaz kılardı. İbn Mesud ve başka sahabeler de (radıyallahu anhum) el-Velid b. Ebi Muayt’ın arkasında namaz kılmışlardır. El-Velid bir gün onlara sabah namazını iki rekat kıldırmış sonra da:
“Sizin için artırayım mı?” demiştir. İki kişi Osman radıyallahu anh’e onun hakkında şahitlik etmiş ve ona had cezası olarak 40 sopa vurulmuştu. Sonra Osman radıyallahu anh şöyle dedi:
“Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem 40 sopa vurdu, Ebu Bekir 40 sopa vurdu, Ömer seksen sopa vurdu. Hepsi sünnet olup bu bana daha sevimlidir.”[6]
Sahih’te rivayet edildiğine göre Ubeydullah b. Adiy b. Hıyar kuşatma altında bulunan Osman b. Affan radıyallahu anh’ın yanına girmiş ve şöyle demiştir:
“Sen halkın imamısın. Şimdi gördüğümüz haldesin. Bize bir fitne imamı namaz kıldırıyor” Osman radıyallahu anh şöyle dedi:
“Namaz, insanların yaptığı en güzel amellerdendir. İnsanlar güzellik yaparlarsa sen de onlarla güzellik yap. Eğer kötülük işlerlerse onların kötülüklerinden uzak dur.”[7]
Ebu Said el-Hudri radıyallahu anh, bayram namazında, namazdan önce hutbe okuyarak bidat çıkaran Mervan b. El-Hakem’in arkasında namaz kılmıştır.[8]
Muhammed b. Furat et-Temimi şöyle demiştir: Cuma günü Ali b. Huseyn’in yanına oturdum. İnsanların namaz hakkında konuştuklarını işitince bana:
“Bu nedir?” dedi. Ben de:
“Senin taraftarların Ümeyye oğullarının arkasında namaz kılınamayacağını söylüyorlar” dedim. Dedi ki:
“Kendisinden başka ilah olmayana yemin olsun ki, bu bidattir. Kuran okuyan ve kıbleye yönelenin arkasında namaz kılın. Eğer güzel kıldırırsa kendi lehine, kötülük ederse kendi aleyhinedir.”[9]
Ebu Cafer el-Bakır şöyle demiştir: “Bizler onların arkasında takiyye söz konusu olmaksızın namaz kılarız. Şehadet ederim ki Ali b. El-Huseyn takiyye yapmaksızın Ümeyye oğullarının arkasında namaz kılmıştır.”[10]
Şia fırkası da masum imam olmaması sebebiyle Cuma ve cemaatleri terk etmişlerdir. Ebu Davud’un rivayet ettiği hadiste Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Farz namazlar ister Salih, ister facir olsun her Müslümanın arkasında kılınması vaciptir. Büyük günah işleseler dahi.” Buyurmuştur.
İmam Şevkani rahimehullah der ki: “Sahabeden kalan ilk asır ehli ve onlardan sonra gelen Tabiin’in kavlî ve fiili icmaı ile sabit olmuştur ki, günahkar imamların arkasında namaz kılınır. Zira bu asırlardaki idareciler aynı zamanda beş vakit namazın da imamlarıydı. Emiri olan her beldede insanlar ancak idarecilerini imam yaparlardı.”[11]
Yine şöyle demiştir: “Asıl; adaletin imamlıkta şart koşulmamasıdır. Kendisi için namazının sahih olduğu herkesin başkası için kıldırdığı namaz da sahihtir… şunu iyi bil ki, niza edilen husus; adaleti olmayan (fasık) kimsenin arkasında namaz kılan cemaatin namazının sıhhatidir. yoksa böyle bir kimsenin arkasında namaz kılmanın mekruh olduğu hususunda ihtilaf yoktur.”[12]
İmam Tahavi rahimehullah şöyle der: “Ehli kıbleden olan her Salih veya facir kimsenin arkasında namaz kılmayı ve onlardan ölenlerin cenaze namazını kılmak gerektiği görüşündeyiz.”[13]
Tahavi Akidesi şarihi, bidatini ve fıskını izhar eden fasığın arkasında kılınan namazın sahih olduğu hususunda güzel açıklamalar yapmıştır. Böyle bir kimse tevbe edinceye kadar tazir ile cezalandırılır. Eğer tevbe edinceye kadar uzaklaştırılırsa daha güzel olur. Ama eğer onun arkasında namaz terk edilirse Cuma ve cemaat namazları kaçırılmış olur. Böyle bir kimsenin arkasında namazı ancak Sahabe radıyallahu anhum’e muhalefet eden bir bidatçi terk eder. Aynı şekilde yöneticiler imamlık ediyorsa şer’î maslahat gereği onların arkasında namaz terk edilmez. Onun arkasında namaz terk edilmez. Bilakis onun arkasında namaz kılmak daha faziletlidir. Az fesadı, daha büyük fesad ile def etmek caiz değildir. İki zarardan hafif olanı, daha büyük zararla def edilemez. Zira şeriatlar, maslahatları tahsil etmek ve tamamlamak, fesadı iptal etmek ve mümkün olduğunca azaltmak için gelmiştir. Cuma ve cemaatleri terk etmek, facir imama uymaktan daha büyük bir fesaddır. Özellikle bundan geri kalmak kötülüğü def etmiyor ve geriye sadece şer’î maslahatları iptal etmiş olmak kalıyorsa.
Ama eğer Cuma ve cemaatleri Salih bir imam arkasında kılma imkanı varsa, bu facirin arkasında kılmaktan daha uygundur. Bu durumda facirin arkasında mazeretsiz olarak namaz kılmak alimler arasında ictihat konusudur. Kimisi böyle namazın iade edileceğini[14], kimisi de iade etmek gerekmediğini[15] söyler. İade etmemek gerektiği doğruya daha yakındır.
Mu'tezile, Cehmiyye ve Benzerlerinin İmamlığı: Mu'tezile, Cehmiyye ve bunlara benzer heva ehli bid'atçilerin imamlığına gelince; Buhârî'nin el-Hasen'den rivayetine göre o:
“(Arkasında) namaz kıl, bid'atin vebali ise ona aittir” demiştir.
Ahmed ise şöyle demiştir: "Eğer kendi kabul ettiği hevasına, bid'atine çağıran propagandist bir kimse ise hevâ ehli olan hiçbir kimsenin arkasında namaz kılınmaz."
Mâlik der ki: “Zalim yöneticiler arkasında namaz kılınır, fakat Kaderiyye ve onlara benzer bid'at ehli arkasında namaz kılınmaz.”
İbnü'l-Münzir der ki: “Her kimin bid'ati kendisini imandan çıkartıp küfre sokuyor ise onun arkasında namaz kılmak caiz değildir. Bu durumda olmayan bir kimse arkasında namaz kılmak ise caizdir. Bu niteliğe sahip olan kimsenin öne geçirilerek imam yapılması ise caiz olmaz.”
Zinakâr, İçkici ve Benzeri Fasıkların İmamlığı:
Zina eden, içki içen ve buna benzer azalarıyla işlediği günahlar sebebiyle fasık olan bir kimse hakkında Malikî mezhebinde farklı görüşler vardır. İ
bn Habib şöyle der: “Şarap içen bir kimsenin arkasında namaz kılan bir kişi, bu kimsenin arkasında kıldığı bütün namazları iade eder. Bundan tek istisna kendisine itaat edilmesi gereken vali ve yönetici olması halidir. O takdirde böyle birisinin arkasında kılınan namaz -namaz kıldırdığı vakit sarhoş olma hali dışında- iade edilmez. Bu görüşü İmam Malik'in arkadaşlarından karşılaştığım kimseler bana nakletmişlerdir.”
Câbir b. Abdillah'tan gelen rivayete göre de Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem minber üzerinde irad ettiği hutbesinde şöyle demiştir:
"Hiçbir şekilde bir kadın bir erkeğe imam olmasın. Hiçbir bedevî bir muhacire imam olmasın, hiçbir günahkar iyi bir kimseye imam olmasın. Yönetici olması hali müstesna." Ebû Muhammed Abdülhak der ki: Bunu Ali b. Zeyd b. Cud'an, Said b. el-Müseyyeb'den rivayet etmektedir. Çoğunluk ise Ali b. Zeyd'in zayıf olduğunu belirtirler.
Dârakutnî, Ebû Hureyre'den şöyle dediğini rivayet etmektedir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
"Eğer namazınızın tertemiz olmasını arzu ediyor iseniz, en hayırlı olanlarınızı (imam olmak üzere) öne geçiriniz." Bu hadisin senedinde Ebû'l-Velid Halid b. İsmail vardır ki zayıf bir ravidir. Bunu Dârakutnî söylemiştir.
Ebû Ahmed b. Ali ise onun hakkında şöyle demektedir: Bu, müslümanlar arasında güvenilir (sika) raviler adına hadis uydururdu. O bu hadisini İbn Cüreyc'den, o Ata'dan, o Ebû Hureyre yoluyla rivayet etmektedir.
Dârakutnî ise Sellam b. Süleym'den, o Ömer'den o Muhammed b. Vasi'den, O Said b. Cübeyr'den, o İbn Ömer'den şöyle dediğini rivayet etmektedir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
"İmamlarınızı en hayırlı olanlarınızdan seçiniz. Çünkü onlar sizinle Allah arasında (temsilci) bir heyettirler."
Dârakutnî der ki: Bu hadisin senedinde geçen Ömer bana göre Medain kadısı Ömer b. Yezid'dir. Sellam b. Süleyman da aynı şekilde Medainli olup güçlü bir ravi değildir. Bunu Abdülhak söylemiştir.
Rükû' Edenlerle Birlikte Olmak Gereği ve Cemaatle Namaz:
Yüce Allah'ın "rükû' edenlerle birlikte" buyruğu birlikte olmayı, bir arada bulunmayı gerektirir. Bu bakımdan Kur'an tefsiri ile uğraşan bir grup ilim adamı şöyle demiştir:
“Önceleri namaz kılmak emri, cemaatle birlikte kılmayı gerektirmiyordu. Yüce Allah "birlikte” buyruğu ile cemaate katılmayı emretmiştir. Cemaate katılarak namaz kılma hususunda ilim adamlarının iki ayrı görüşü vardır. Çoğunluğun (cumhurun) kabul ettiği görüş, bunun müekked bir sünnet olduğu ve özürsüz olarak cemaatten uzak kalmayı alışkanlık haline getiren kimsenin cezalandırılması gerektiğidir.”
Bazı alimler de cemaatle namaz kılmanın farz-ı kifaye olduğunu kabul etmiştir. İbn Abdilberr der ki:
“Bu doğru bir görüştür. Çünkü bütün mescidlerde cemaatle namaz kılmama kararı üzerinde birleşilmesi caiz değildir. Bir mescidde cemaatle namaz kılındığı takdirde tek başına evinde namaz kılanın, kıldığı namazı caizdir. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
"Cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi derece daha üstündür." Bu hadisi Müslim İbn Ömer Radıyallahu anhuma’dan rivayet etmiştir.
Ebû Hureyre Radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre de Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
"Cemaatle namaz kılmak, sizden birinizin tek başına namaz kılmasından yirmi beş kat daha üstündür.”
Dâvûd (ez-Zahirî) der ki: Cemaatle namaz kılmak her bir kimse için tıpkı cuma namazında olduğu gibi bir farzdır. Buna delil olarak da Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in:
"Mescide komşu olanın mescidin dışında kılacağı namaz olmaz." Hadisini getirmiştir. Bunu Ebû Dâvûd rivayet etmiş ve Ebû Muhammed Abdülhak sahih olduğunu belirtmiştir. Aynı zamanda bu, Ata b. Ebi Rebah'ın, Ahmed b. Hanbel'in ve Ebû Sevr ile başkalarının da görüşüdür.
İmam Şafii der ki: Cemaate katılma gücüne sahip olan kimsenin özrü olmadıkça cemaate gitmeyi terk etmesinde bir ruhsat görmüyorum. Şafii'nin bu görüşünü İbnü'l Münzir nakletmektedir.
Müslim de Ebû Hureyre Radıyallahu anh'den şöyle dediğini rivayet etmektedir:
“Gözleri görmeyen bir adam, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip:
“Ey Allah'ın Rasulü, beni mescide getirecek, elimden tutup yol gösterecek kimsem yoktur,” dedi ve Rasulullâh sallallahu aleyhi ve sellem'den evinde namaz kılmak üzere izin vermesini istedi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ona bu konuda ruhsat verdi. Adam geri dönüp gidince Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem onu çağırıp şöyle dedi:
"Sen namaz için okunan ezanı duyuyor musun?" Adam evet deyince Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:
"O halde o çağrıya karşılık ver" dedi.
Ebû Dâvûd da bu hadis-i şerifi kaydederken Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in:
"Senin için bir ruhsat göremiyorum" dediğini kaydetmekte ve bu hadisi İbn Umm Mektum'dan rivayet etmekte, bu müsaadeyi isteyenin de o olduğunu beyan etmektedir.
İbn Abbas (r.anhumâ)'dan da şöyle dediği rivayet edilmektedir: Rasulullâh sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
"Her kim ezanı işitirse (cemaate) gelmesini engelleyecek bir özrü yoksa..." -Ashab-ı kiram:
“Özür nedir” diye sorunca, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem:
"Korku veya hastalık" cevabını verir-
"... onun (tek başına) kıldığı namazı kabul olunmaz." Ebû Muhammed Abdulhak der ki: Bu hadisi Mağrâ el-Abdî rivayet etmektedir. Doğrusu ise, bunun İbn Abbas'a kadar ulaşan mevkuf bir hadis olduğudur ve şöyledir:
"Her kim ezanı işitir de (cemaatle namaza) gelmezse onun namazı olmaz." Bununla birlikte Kasım b. Esbağ bunu kitabında zikrederek şöyle demiştir: Bize Kadı İsmail b. İshak anlattı, bize Süleyman b. Harb anlattı, bize Şu'be, Habib b. Ebû Sabit'ten, o Said b. Cübeyr'den, o İbn Abbas'tan rivayetle dedi ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Her kim ezanı işitir de -özrü olmaksızın- gelmezse namazı olmaz." Sıhhat bakımından bu isnada diyecek yoktur. Çünkü Ebû İshak, Mağrâ el-Abdî'den, rivayette bulunmuştur.
İbn Mes'ud Radıyallahu anh da der ki: Bizim gördüğümüz şu ki; namazdan münafıklığı bilinen münafıklardan başkası geri kalmıyordu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de şöyle buyurmuştur:
"Bizimle münafıklar arasındaki fark, yatsı ve sabah namazını cemaatle kılmaktır. Münafıklar ise bu iki namaza gelip katılamazlar."
İbnu'l-Münzir der ki: Bizler Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabından birden çok kimseden şöyle dediğini rivayet etmişizdir:
"Her kim ezanı işitir de herhangi bir özrü olmaksızın cemaate gelmezse onun namazı olmaz." Bunu rivayet edenler arasında, İbn Mes'ud ve Ebû Musa el-Eş'arî de vardır. Ayrıca Ebû Davud'un rivayetine göre, Ebû Hureyre şöyle demiştir: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
"Genç (sahabi)lerime emir vereyim, bana demet demet odun toplasınlar, sonra bir mazeretleri olmaksızın evlerinde namaz kılanların yanlarına gideyim ve onların başlarına evlerini yakayım diye içimden geçirdim." İşte bu, cemaatle namaz kılmayı farz kabul edenlerin ileri sürdükleri delildir.
Bunlar zahirleri itibariyle vücub (farziyet) ifade ederler. Ancak cumhur bunları cemaatle namazlara katılma emrini te'kid edici ifadelerdir, diye yorumlamışlardır. Bu yorumlarına delil olarak da İbn Ömer ve Ebû Hureyre'nin (cemaatin faziletine dair az önce geçen) hadislerini göstermişlerdir. Ashab-ı kiramın konu ile ilgili söyledikleri sözleri ve hadis-i şerifte geçen "namazı olmaz" şeklindeki ifadeleri de mükemmellik ve fazilet ifade edecek şekilde yorumlamışlardır. Nitekim Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in İbn Umm Mektum'a söylediği:
"O halde çağrıya cevap ver (yani cemaatle namaza katıl) emrini de mendupluk ifade edecek şekilde yorumlamışlardır." Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in:
"... diye içimden geçirdim" hadis-i şerifi kesin vücuba delil değildir. Çünkü böyle bir şeyi içinden geçirmiş fakat yapmamıştır. O bakımdan bu hadisi cemaatten ve Cuma namazından geri kalıp katılmayan münafıklara bir tehdit şeklinde anlamak gerekir.
Nitekim bu hususu Müslim'in Abdullah'tan yaptığı şu rivayet de açıklamaktadır:
"Yarın Allah'ın huzuruna müslüman olarak çıkmayı arzu eden bir kimse şu namazlara ezan okunan yerde devam etmeye dikkat göstersin, korusun. Çünkü Allah, sizin Peygamberinize -salat ve selam ona- Hüda sünnetlerini teşri' buyurmuştur. Ve şüphesiz bunlar (namazların cemaatle kılınması) hüda sünnetlerindendir. Eğer sizler cemaatten geri kalıp namazını evinde kılan bu kimsenin yaptığı gibi namazlarınızı evlerinizde kılacak olursanız, Peygamberinizin -selat ve selam ona- sünnetini terk etmiş olursunuz. Peygamberinizin -selat ve selam ona- sünnetini terk ettiğiniz takdirde de elbette saparsınız. Eğer ki bir kimse güzel bir şekilde abdest alır, sonra bu mescidlerden birisine gelir ise şüphesiz yüce Allah onun attığı her bir adım karşılığında ona bir hasene yazar. Ve o adım sayesinde, onu bir derece yükseltir ve o adımın mukabilinde onun bir günahını siler. Ben bizleri (ashab-ı kiramı) şu şekilde gördüm. Cemaatle namaz kılmaktan ancak münafıklığı bilinen bir münafık geri kalırdı. And olsun (hasta olduğundan dolayı) adam koltuklarından tutularak iki kişi tarafından sürüklene sürüklene getirildiğini ve sonunda safta durdurulduğunu görmüşümdür."
Böylelikle Abdullah (b. Mes'ud rivayet ettiği) bu hadis-i şerifinde açıkça şunu ifade etmektedir: Cemaatle namaz kılmak hüda sünnetlerinden bir sünnettir. Onu terk etmek ise bir sapıklıktır.
İşte bundan dolayı Kadı Ebulfadl İyad şöyle demiştir: Sünnetlerin zahir olanlarının terk edilmesi üzerinde ittifak olunursa, bunların ifa edilmesi için terk edenlerle savaşılıp savaşılmayacağı hususunda farklı görüşler vardır. Doğrusu böyleleriyle savaşılacağıdır. Çünkü bunların terki üzerinde anlaşmak, Sünnetleri öldürmek demektir.
[1] Bkz.: İbn Kudame el-Muğni (3/22) el-Kafi (1/415)
[2] Müslim (648)
[3] Buhari (694)
[4] Elbani Sahiha (2778) Taberani (17/297) Hakim (2/374) Ahmed (4/155) Ebu Ya’la (1746) Mecmauz Zevaid (2/194) Maksadul-Ali (372) Buhari Halku Ef’alil İbad (615) Herevi Zemmu’l-Kelam (2/28)
[5] Buhari (1660,1662,1663)
[6] Müslim (1707)
[7] Buhari (695)
[8] Muslim (889)
[9] Tehzibul Kemal (5/240) Muhammed Rıza el-Celali Cihadu’l-İmam Seccad (109) Abdulaziz b. Ahmed el-Umeyr Neciyyu Kerbela (s.52)
[10] Tabakat (5/164)
[11] Neylul Evtar (2/398)
[12] Neylul Evtar (2/399)
[13] AkidetutTahaviye (s.421)
[14] Şerhu Akidetit Tahaviye (s.423)
[15] İbn Kasım el-İhkam (1/377-78) İbn Teymiye İhtiyarat (s.107) İbn Baz Mecmuul Fetava (12/116) İbn Useymin eş-Şerhul Mumti (4/307) İbn Teymiye Salih imam arkasında namaz imkanı varken heva, bidat ve fısk ehli arkasında namazın sahih olmadığı görüşündedir. Bkz.: el-İnsaf (4/355) Haşiyetu İbn Kasım (3/307)
|
|
|
|
|
|
|
 |
|
Rasulallah s.a.v şöyle buyuruyor: Herkim hakkında emrimiz olmayan bir amel ile amel ederse,Reddolunmustur.'' ( MÜSLİM ) |
|
|
|
|
|
 |
|
Rasulallah s.a.v Veda Haccında Fetva. |
|
|
|
|
|
|
Abdullah ibn Amr ibn As (R)'tan (o şöyle demiştir): Rasûlullah (S) Veda haccında, insanlar sorup öğrensinler diye, Minâ'da durdu. Yanına biri gelip:
- Bilemedim de kurbân kesmeden önce tıraş oldum, dedi. Rasûlullah:
- Kurbânını kes, günâhı yok, buyurdu. Diğeri gelip:
- Bilemedim de taş atmadan evvel kurbân kestim, dedi.
- Taşı at, günâhı yok, buyurdu.
Peygamber'e (o gün taş atmak, kurbân kesmek, tıraş olmak, tavaf etmek gibi hacc işlerinden) öne geçirilmiş veya geriye bırakılmış hiçbir şey sorulmadı ki, cevâbında: "Yap, günâhı yok" buyurmasın[BUHARİ]
ACIKLAMA : Hacc menseklerinin -ki taş atmak, kurbân kesmek, tıraş olmak ve ifâza tavafı yapmaktır- tertîb üzere edası sünnet midir, yoksa vâcib midir?
İmâm Şafiî ile İmâm Ahmed ibn Hanbel ve daha evvelki imamlardan Ata', Tavus, Mucâhid tertibin sünnetliğine kaail olup, menseklerin hangisi evvel yapılsa, te'hîr edildiğinden dolayı keffâret olan kan akıtmak lâzım gelmez, demişlerdir. Dayanakları da bu hadîs ile benzeri diğer hadîslerdir. İmâm Ebû Hanîfe ile İmâm Mâlik ve kendilerinden evvel gelen imamlardan Saîd ibn Cubeyr, Hasen Basrî, İbrâhîm Nahaî, Katâde tertibin vücûbuna, ve tertibi bozanlara kan akıtma keffâretf lâzım geleceğine kaail olmuşlardır. Her iki taraf delillerinin tafsîli, fıkıh kitâblarındadır (Ahmed Naîm).
|
|
|
|
|
|
 |
|
İstediğiniz Sureyi Secip Dinliye Bilirsiniz |
|
|
|
|
|
 |
|
Namazın Önemi.!!! |
|
|
|
|
|
 |
|
MoDayMıŞ |
|
|
|
|
|
|
Eşarbı vakkodan alınmış bone
İnanması çok zor ALLAH'IM bu ne
Altında pantolon modaymış gene
Giyinmek manası örtünmek inan
Bu fetvayı kimden aldın Müslüman?
Kısa pardösüler dizden yukarı
Renk renk başörtüler kırmızı sarı
Yüz metre öteden parlar jakarı
İslami kıyafet bu değil inan
Bu fetvayı kimden aldın Müslüman?
Daracık pardösü yırtmaç yarısı
Tamamen ortada vücut yarısı
Başları döndürür parfüm kokusu
İnsanın ziyneti hayadır inan
Bu fetvayı kimden aldın Müslüman?
Ten rengi çoraplar görmez setreni
Modada geçecek alman Ketreni
Eli kolu kuyumcu vitrini
İslami yaşayış bu değil inan
Bu fetvayı nerden aldın Müslüman?
Moda diye bizi soydular
Örtümüzü alıp bir kenara koydular
Bizi öyle görüp sevinç duydular
Bizim dinimizde bu yoktur inan
Bu fetvayı nerden aldın Müslüman?
Modern Müslüman'ın işi pratik
Evinde eşyası hep otomatik
Dokun parmağını bütün işler bitik
Bu rahatlık bizi bizden aldı Müslüman
Sadece mutluluk bu değil inan
Bu fetvayı nerden aldın Müslüman?
Sabah gezmesinde kahveler fallar
Çarsı pazarlarda aşındı yollar
Oğlum kızım diye yığıldı mallar
Hayatın gayesi bu değil inan
Bu fetvayı nerden aldın Müslüman?
Kimisi avamdan kimisi derviş
Gözleri sürmeli topuk bir karış
Modern Müslümanlar böyle giyermiş
İslam'ın özünde bu yoktur inan
Bu fetvayı nerden aldın Müslüman?
Üstünde pantolon kılarsın namaz
Ne olur sözümü dinlesen biraz
Rasulullah seni böyle tanımaz
Sünneti yaşamış olmazsın inan
Bu fetvayı nerden aldın Müslüman?
Zamanı çaldı dizi filmler
Rafları süsledi cilt cilt ilimler
Bizi görse kahrolurdu alimler
İslami yaşayış bu değil inan
Bu fetvayı nerden aldın Müslüman?
Süslenir püslenir gezer düğünde
Yeri baş köşedir paralı günde
Allah için nefes tüket bir günde
İslami yaşayış bu değil inan
Bu fetvayı nerden aldın Müslüman?
Bir de deriz Müslüman'ız hepimiz
Kötülük düşünmem, kalbimiz temiz
Namaz borcumuzdur elbet bir gün öderiz
Gerçek Müslümanlık bu değil inan
Bu fetvayı nerden aldın Müslüman?
Sen böyle değildin ne oldu sana
Kaygı duymuyorsun dininden yana
Sıyrıldın özünden döndün yabana
Gerçek hassasiyet bu değil inan
Bu fetvayı nerden aldın Müslüman?
Sormayın dertliyim bunlardan yana
Şanlı tarihine dönüp bir baksana
Üzülmez mi görse Fatıma ana
Allah seni konu yaptı Kurân'a
Nur suresinde geçiyor inan
Neden açıp okumuyorsun Müslüman |
|
|
|
Bugün 19 ziyaretçi (33 klik) kişi burdaydı! |